Orton-Gillingham yaklaşımı çok duyulu, yapılandırılmış bir okuryazarlık programını içerir. Yaklaşık bir asır önce Anna Gillingham ve Samuel Orton tarafından geliştirilmiş olup, günümüzde de okuma güçlüğü çeken öğrenciler için verilen yazma, heceleme ve okuma eğitimlerinin çoğunun temelini oluşturur.
Aşağıdaki bölümlerde, ders planlarınıza Orton-Gillingham’ı eklemek isteyen bir eğitimci olarak bilmeniz gereken her şeye değiniyor ve OG yaklaşımını daha da zenginleştirmek için kullanabileceğiniz bazı ek araçlara göz atıyoruz.
Eğitimcilerin Orton-Gillingham yaklaşımı hakkında bilmesi gerekenler
Orton-Gillingham metodolojisinin bu kadar uzun süre en yaygın okuma programlarından biri olarak kalmasının bir nedeni var. Bu öğretim yaklaşımının sunacağı çok şey var ve seviye fark etmeksizin her türlü okuryazarlık eğitiminin temelini oluşturabilir.
Özetle, Orton-Gillingham dersleri şunlardır:
- Çok duyulu: Öğrenciler, okuma becerilerini geliştirmeye çalışırken tüm duyularını kullanabilecekleri şekilde derslerle etkileşime girerler. Görsel, işitsel ve kinestetik egzersizler kullanarak fonolojik farkındalık geliştirir ve sınıfta öğrendiklerini akılda tutmayı başarırlar.
- Yapılandırılmış ve sistematik: Nitelikli eğitim programlarının tamamı, zorluk seviyesinin kademeli olarak artması üzerine kuruludur. Orton-Gillingham da farklı değil. Okuduğunu anlama egzersizleriyle iyi yapılandırılmış bir sırayı takip eder ve dil becerilerinin aşama aşama gelişmesini sağlar.
- Dislektik öğrenciler için özelleştirilmiş: Orton-Gillingham yöntemi, disleksi tanısı olan ve diğer öğrenme ve okuma güçlükleri ya da özel eğitim gereksinimleri olan öğrenciler için özel olarak tasarlanmıştır. Dolayısıyla, her öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerine göre uyarlanabilir ve değiştirilebilir.
- Hem bireysel eğitmenler hem de sınıf öğretmenleri için uygun: Orton-Gillingham egzersizleri, ister birebir ister küçük grup dersleri verin, hangi ortamda olursa olsun uyarlanabilir.
Orton-Gillingham eğitimi nelerden oluşur?
Orton-Gillingham yaklaşımı, fonemik farkındalık oluşturmak için sistematik yönergelerin ve çoklu duyusal yaklaşımların kullanılmasını vurgular.
Genellikle programlar; öğrencilerin kelimeleri bölümlere ayırmayı, hece türlerini çözmeyi ve okuma sırasında öğrendiklerini akılda tutabilmek için görsel ve işitsel hafızalarını geliştirmeyi öğrenmelerine yönelik egzersizlerden oluşur.
Kısacası amaç, öğrencilere yazılı İngilizce'nin kurallarını ve ilkelerini öğretmek, onları bağımsız okuma becerilerine ve sonrasında akademik gelişime hazırlamaktır.
Orton-Gillingham yöntemini kimler öğretebilir?
Bu yöntemi genellikle uzman okuma eğitmenleri uygular. Orton-Gillingham sertifikasyon süreci, bir kursu ve denetimli uygulama saatlerini içeren kapsamlı bir çalışma programını kapsar.
Sertifikalı olmak için Uluslararası Disleksi Derneği (IDA) veya Orton-Gillingham Akademisi (OGA) ile iletişime geçebilir, değerlendirme sınavlarıyla ilgili ayrıntılara ulaşabilirsiniz.
Orton-Gillingham'ın prensipleri nelerdir?
Orton-Gillingham, dislektik öğrencilerin harfleri seslerle eşleştirmede en çok zorlandığı fikrine dayanır. Bu nedenle temel amacı, bu sorunu ortadan kaldırmaktır. Dayandığı birkaç ana prensip vardır:
- Açık ve belirgin talimatların önemini vurgulamak: Özellikle öğrenme güçlüğü olanlara öğretim yaparken açık ve net yönergeler kritik öneme sahiptir, bu nedenle Orton-Gillingham açıklığa ve sadeliğe odaklanır.
- Anında geri bildirim sunmak: Geri bildirim, motivasyonun en etkili yollarından biridir ve ilerlemeyi sağlıklı takip etmek ancak hataları o anda düzeltmekle mümkün olur.
- Ses bilgisini öğretmede tekrar ve sürekli gözden geçirme kullanmak: Pek çok kişi tekrarın öğrenmenin anahtarı olduğunu söyler ve Orton-Gillingham tam da bu tekrar ve sürekli pekiştirme üzerine kuruludur.
Eğitimciler, disleksi ve diğer öğrenme güçlüğü olan öğrenciler için sınıfı nasıl daha kapsayıcı hale getirebilir?
Okuma bilimi bize, yalnızca kanıtlanmış eğitim programlarına yaslanıp öğrenenler için kapsayıcı ve sıcak bir ortam oluşturmazsak bunun yeterli olmayacağını gösteriyor. Bu durum hem sınıf içi hem de evde eğitim yaklaşımları için geçerlidir.
Öğrenme ortamını daha samimi hale getirmek ve öğrencilerin okuryazarlık becerilerini daha hızlı geliştirmelerine yardımcı olmak için şunları yapabilirsiniz:
Çocuk dostu yardımcı teknolojiler kullanın
Disleksi yaşayan öğrencilere imla denetleyiciler, tarama kalemleri ve metin tahmini yazılımlar gibi yardımcı araçlara erişim sağlamak, okuma süreçlerini tahmininizin ötesinde destekleyebilir. Bu durum özellikle metinden sese programları (TTS) için geçerlidir.
Örneğin Speechify, özellikle dislektik öğrenciler için geliştirilmiş bir TTS uygulamasıdır. İngilizce telaffuz kalıplarını, fonetik decoding, hece bölme gibi konuları öğretmek için işitsel bir araç olarak kullanılabilir ya da okuma materyallerini sesli kitaba dönüştürmek için tercih edebilirsiniz.
Uygulama, öğrencilere anında geri bildirim sağlayabilir ve onlara, atanmış tüm kelimelerin doğru telaffuzunu dinledikten sonra kendi kendilerini düzeltme imkânı tanır.
Aileler ve diğer öğretmenlerle iş birliği yapın
Birçok küçük çocuk aileleriyle birlikte çalışmaktan büyük keyif alır. Eğer mümkünse, onları ödev sürecine bile olsa olabildiğince dahil etmelisiniz. Ayrıca, diğer öğretmen ve eğitmenleri de çoklu duyusal eğitim programlarınıza destek olmaları için davet edebilirsiniz. Nesnel geri bildirim sağlayabilir ve gerekirse daha etkili yollar önerebilirler.
Ortamı iyileştirin
Sınıfta ortamı iyileştirmek, daha sıcak bir öğrenme atmosferi yaratmanın en belirgin yollarından biridir. Bunu yapmak için şunları uygulayabilirsiniz:
- Bol miktarda görsel materyal kullanın: İyi sınıflarda her zaman diyagramlar, fonogram tabloları, görseller ve çocuklar için öğrenmeyi daha çekici hale getirecek çeşitli materyaller bulunur.
- Renkleri maksimum düzeyde kullanın: Vurgulama ve renk kodlama, disleksiyle mücadelede etkili yöntemlerdir. Renkli tablolar kullanın ve sınıfın iyi aydınlatılmış olup olmadığını kontrol edin, böylece hepsi net bir şekilde görülebilsin.
- Dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırın: Her türlü sınıfta dikkat dağıtıcılar sorun yaratır, ama özel eğitim sınıflarında etkisi daha da fazladır. Bu yüzden sınıfı olabildiğince sessiz tutun ve gereksiz eşyaları ya da karmaşayı ortadan kaldırın ki herkes yalnızca asıl konuya odaklanabilsin.
- Oturma düzenini değiştirin: Yetişkinlere önemsiz görünebilir ama çocuklar kendi oturma düzenlerine sahip olmayı çok severler. Mümkünse, öğrencilerinizin oturmak istedikleri yeri seçmelerine izin verin ve onlara farklı masa ve sandalye seçenekleri sunun.
- Mola programları oluşturun: Sadece çalışmak kimseyi mutlu etmez. Tükenmişliği önlemek için, öğrencilerin ara ara mola vermesine izin verin, böylece yoğun odaklanma gerektirmeyen, daha eğlenceli şeylerle ilgilenebilsinler. Bu onları tazeleyip devam etmeye hazır hale getirecektir.

