Okuma bilimi, okumaya dair disiplinlerarası araştırmaları, yazmayı ve okuma-yazma öğrenirken karşılaşılan her türlü sorunu kapsayan bilimsel bir alandır. Alan oldukça geniştir ve son yarım yüzyılda yapılan binlerce araştırmaya dayanır; bu yüzden konunun tüm yönlerini ele alırken özen göstermek gerekir.
Okuma biliminin tanımlanması
Okuma bilimi, okuma ve ilgili etkinlikler başlığı altında yer alan her şeyi kapsar: dil anlama, fonik eğitimi, fonem farkındalığı, okuma öğretimi, görsel kelimeler vb.
Bu alanın temel hedefi, okuma ve yazmada yeterliliğe nasıl ulaştığımıza dair yeterli, araştırma temelli kanıt ve bilgi sunmaktır. Ayrıca, kimilerinin neden okuma güçlüğü çektiğini, örneğin disleksi gibi nedenleri de inceler.
Okuma güçlüklerine odaklanmak, kelime tanıma ve çözümleme becerilerini engelleyen, okuma yönergelerini takip etmeyi zorlaştıran ve genel okuma akıcılığını etkileyen sorunları saptamak için daha gelişmiş ve etkili yaklaşımlar aramayı içerir.
Okuma biliminin beş bileşeni
Kanıta dayalı okuma araştırması geniş ve sürekli gelişen bir alan olmasına rağmen, bunu özetleyip beş temel kategoriye ayırabiliriz:
Fonem farkındalığı
Dil, her şeyden önce sözlüdür. Kullandığımız kelimeler ve konuşma bölümleri kağıda tam olarak yansımayabilir. İletişim kurarken beynimiz, fonemleri yani anlamı değiştiren ses birimlerini (örneğin birini bir başkasıyla değiştirmek kelimenin anlamını değiştirir) tanıma ve çözümleme yetisine dayanır. Bazı kişiler fonem farkındalığında, dolayısıyla bütün konuşma dilinde sorunlar yaşayabilirler. Okuma bilimi, fonem farkındalığı üzerinde özellikle durur; bunun artmasının okuma başarısını yükselttiği kanıtlanmıştır.
Fonik
Fonik, fonem farkındalığıyla yakından ilişkilidir; kökeninden de anlayabileceğiniz gibi. Temelde fonik, harf–ses ilişkisinin kurulması anlamına gelen ortografik haritalamadır. Bildiğiniz gibi yazım sırasında, sesleri harflerle kaydederiz ve bu harfleri tanıyıp dilimizdeki uygun seslerle eşleştirmeyi bilmek, sağlam okuryazarlık becerileri geliştirmek için çok önemlidir.
Konuşma ve okuma akıcılığı
Sadece okumak istemeyiz — iyi okumak isteriz. Hızlı okuyabilmek, dilin doğal ritmini yakalamak ve yüksek sesle okurken doğru tonlama yapabilmek isteriz. Bu yüzden akıcılık, dil araştırmalarında ve tüm nitelikli okuma programlarının hedeflerinde önemli bir yer tutar.
Kelime dağarcığı
Akıcılık, güçlü bir kelime dağarcığıyla birlikte gelir. Okurken ve yazarken elimizin altında yeterli sayıda kelime olması, her kelimede durup düşünmek zorunda kalmadan verimli olmamızı sağlar. Bu hem okuma hem de yazma için geçerlidir.
Anlama
Anlama basit gibi görünse de aslında diğer tüm kategorileri ve arka plan bilgisini içeren karmaşık bir süreçtir; bu süreç sayesinde dili — hem konuşulan hem de yazılı — bütünüyle kavrayabiliriz. Dolayısıyla anlama, hem okumanın hem de okuma biliminin nihai hedefidir ve herkesin bu düzeye ulaşmasını amaçlar.
Okuma ile okuduğunu anlama arasındaki fark
Okuma ile okuduğunu anlama arasındaki fark nedir? En basit düzeyde okuma, harfleri seslere ya da zihnimizde canlandırdığımız sesli formlarına çevirmektir. Ancak okumanın verimli olabilmesi için, buna anlam katmak gerekir. Aksi takdirde ne okuduğumuzu bilmeyiz. Yani okurken (ya da dinlerken) bir şeyin anlamını kavrayıp içselleştirmeliyiz.
Ders planlarını ve belgeleri çevrimiçi dinleterek öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olun
Okumakta zorlanan öğrenciler, özellikle erken okuryazarlık döneminde, yapılandırılmış okuma programlarında sunulan tüm bilgiler karşısında kendilerini bunalmış hissedebilirler.
Okuma bilimi, dil bilimi, sinirbilim gibi tüm alanlarda yapılan kapsamlı araştırmalar sayesinde son birkaç on yılda büyük ilerleme kaydetti. Ayrıca, elimizdeki yardımcı teknolojilerle çoğu kişinin okuma becerilerini kazanmasını kolaylaştırabiliyoruz.
Buna rağmen, bazı öğrencilerin cesaretinin kırılması ve akademik ya da mesleki gelişimlerinin sekteye uğraması hâlâ çok kolaydır. Oysa bu, doğru ipuçları ve öğretim yöntemleriyle rahatlıkla önlenebilir; ayrıca öğrenciler metinden konuşmaya (TTS) programlarından da yararlanabilirler.
Speechify, özellikle disleksi ve diğer okuma güçlükleri yaşayanlar düşünülerek geliştirilmiş bir TTS aracıdır. Programın arkasındaki isim Cliff Weitzman da disleksiyle mücadele etmiştir ve başkalarına yardımcı olmak amacıyla kendi deneyimlerinden yola çıkmıştır.
Speechify, gelişmiş makine öğrenimi algoritmalarıyla desteklenmektedir; böylece yapay zeka sesleri, insan seslerini son derece yüksek bir doğrulukla analiz edip taklit edebilir. Bu özellik, harf ve ses bilincini geliştirmek ve özellikle yabancı dil derslerinde okuryazarlık eğitimini desteklemek için mükemmel bir araçtır.
Uygulama aynı zamanda her türlü içeriği (basılı metinler de dahil; OCR özellikleri sayesinde) sesli dosyalara dönüştürebilir. Böylece öğrenciler ders planlarını, çalışma materyallerini ve çevrim içi belgeleri geleneksel okuma yöntemlerine bağlı kalmadan dinleyebilirler.
Sık sorulan sorular
Okumanın ilk kuralı nedir?
Genellikle okumanın ilk kuralının, gözlerinizin kelimelerde olması gerektiği söylenir. Bu kulağa komik gelebilir ama doğrudur — önünüzdeki kelimelere odaklanmak çok önemlidir. Zihniniz başka yerlere dalarsa okuduğunuzu anlama düzeyiniz düşer. Tabii ki sesli kitaplar kullanmıyorsanız!
Farklı okuma türleri nelerdir?
Okuma birçok şekilde yapılabilir. Metne hızlıca göz atabilir, belirli bilgilere bakabilir veya derinlemesine odaklanarak bir metni baştan sona okuyabilirsiniz. Dengeli bir okuryazarlık, bunların hepsini, ister açık öğretimle ister kendiliğinden, yapabilmeyi gerektirir.
Foniğin üç bileşeni nedir?
Standart okuryazarlık yaklaşımında, fonik öğeler arasında ünsüzler, ünlüler ve bunların çeşitli birleşimleriyle oluşan iki harfli sesler ve kalıplar bulunur. Elbette bunlar yalnızca İngilizce için geçerlidir.

