Salem’s Lot incelemesi
Pek çok insan korku kitaplarını çekici bulur. Adrenalin patlaması yaşatırlar ve okuyucuları hayaletlerden zombilere uzanan, heyecan verici alternatif gerçekliklere götürürler.
En popüler korku yazarlarından biri de New England’lı Stephen King’dir. King onlarca korku romanı kaleme almıştır ve bunların en erken ve en popülerlerinden biri de Salem’s Lot’tur.
Burada, kitabın olay örgüsüne ve karakterlerine yakından bakacağız. Bu incelemenin spoiler içerdiğini unutmayın, bizden söylemesi.
Salem’s Lot ne anlatıyor?
King’in ikinci romanı, Ben Mears’a odaklanır. Ben, 25 yıl sonra Maine’deki küçük kasaba Jerusalem’s Lot’a geri döner. Kitabını yazmaya çalışırken, üniversite mezunu Susan Norton ile tanışır ve ikili romantik bir ilişkiye başlar. Ben ayrıca öğretmen Matt Burke ile de arkadaş olur.
Ben’in kitabı, çocukken içinde bir hayalet gördüğü Marsten Malikanesi hakkındadır. Evi, göçmen olan Kurt Barlow’un, iş ortağı Richard Straker ile birlikte satın aldığını keşfeder.
Görünüşe bakılırsa Barlow bir iş gezisindedir, ancak gerçekte bir vampirdir ve Richard da onun insansı yardımcısıdır. Kısa süre sonra ortalık karışır. Ralphie Glick adında bir çocuk kaybolur ve Barlow onun kardeşi Danny’yi vampire dönüştürür.
Danny daha sonra Mike Ryerson, yeni doğan Randy McDougall, Jack Griffen ve annesi Marjorie’nin de aralarında olduğu başkalarını vampire çevirir. Fakat Mark Petrie’yi dönüştüremez, çünkü Mark, Danny’nin yüzüne bir haç tutar.
Yazar Ben Mears ve Susan, vampir salgınının yayılmasını durdurmaya çalışır; Matt, Jimmy Cody, Mark ve Peder Callahan da onlara katılır. Kanlı karşılaşmaların ardından Mark ve Ben, Barlow’u yok eder ve kaçmayı başarır. Ancak Jerusalem’s Lot’un geri kalanı vampirlere kalır.
Romanın sonrasını aktaran prologda, Ben ve Mark’ın toparlanmak için Meksika’ya gittiklerini öğreniriz. Epilogda ise ikisinin ertesi yıl Jerusalem’s Lot’a dönüp savaşı yeniden başlattıkları ortaya çıkar.
Salem’s Lot incelememiz
Bu korku romanının ana ilham kaynağı Bram Stoker’ın Dracula’sıdır. Yazar o dönemde İngilizce öğretmenliği yapıyor ve sınıfta bu kitabı işliyordu. Bir akşam, Dracula 20. yüzyıl Amerika’sına gelse ne olurdu diye düşündü. Sonraki birkaç gün içinde King, Salem’s Lot’un hikayesinin ana hatlarını tasarladı.
Stephen King romanı okuduysanız, yazarın karakter tanıtımı, geçmiş hikayeler ve dehşet verici olayları betimleme konusunda ne kadar usta olduğunu bilirsiniz.
Bu roman ağır akan bir tempoyla başlar. Önce ana karakterle tanıştırılır ve geçmişi hakkında daha fazla şey öğreniriz. Ardından, hikâyede önemli rol oynayan diğer kişilerle tanışır, bir Amerikan taşra kasabasında hayatın nasıl aktığını görürüz. İlk yarısında, elinizde bir korku hikâyesi yokmuş gibi bile gelebilir. İşte bu yüzden roman, yavaş yanan bir gerilim örneğidir.
Stephen King, ilgi çekici arka plan hikayelerini ince ince örer. Aynı zamanda gerilimi sürekli tırmandırır ve okuyucuyu, bir sonraki adımı tahmin etmeye çalışırken diken üstünde tutar.
Hikâye ikinci yarıda doruk noktasına ulaştığında, gerçekten tüyler ürpertici bir hâl alır. Yazarın zengin dili, tehditkar atmosferi iyice yoğunlaştırır ve okurun tüylerini diken diken eder.
Tüm hikâye su gibi akar, anlatımı kusursuzdur ve karakter betimlemeleri son derece detaylı ve canlıdır. King, karakter gelişimine büyük özen gösterir; düşüncelerine, tuhaflıklarına, aşklarına, duygularına ve aradaki her şeye dikkat kesilir.
1975 yılında yayımlanan roman, bazı deyimler ve kültürel referanslar açısından bugün biraz eskimiş sayılabilir. Yine de birçok eleştirmen ve blogger, bu kitabın korku edebiyatını, vampir romanlarını ve ölümsüzlerle ilgili hikâyeleri seven herkes için mutlaka okunması gereken bir eser olduğu konusunda hemfikirdir.
Salem’s Lot, aynı adı taşıyan bir mini diziye de uyarlandı.
Eğer Salem’s Lot’u sevdiyseniz, King’in diğer kitapları olan Carrie, The Shining, The Stand ve Misery’ye de mutlaka bir şans verin. Kısa hikayeleri sevenler için The Boogeyman, Night Shift, The Mist, The Body gibi eserler de tavsiye edilir.
Ayrıca, sekiz kitaptan oluşan The Dark Tower serisini de mutlaka keşfetmelisiniz:
- The Gunslinger
- The Drawing of the Three
- The Waste Lands
- Wizard and Glass
- The Little Sisters of Eluria
- Wolves of the Calla
- Song of Susannah
- The Dark Tower
- The Wind Through the Keyhole
Stephen King kitaplarını Speechify Audiobooks’ta dinleyin
Eğer O, Kemik Torbası, Kan ve Duman gibi popüler Stephen King kitaplarının sesli versiyonlarını dinlemek istiyorsanız, Speechify Audiobooks tam size göre. Platformda, korku edebiyatının yanı sıra binlerce farklı türde eser de sizi bekliyor.
Geniş kitap yelpazesine ek olarak, Speechify Audiobooks dinleme deneyiminizi iyileştirecek harika özellikler sunar. Örneğin, dinleme hızını tercihinize göre ayarlayabilir, ileri sarabilir, geri dönebilir, uyku zamanlayıcısı kurabilirsiniz.
Speechify Audiobooks’u bilgisayarınızda veya akıllı telefonunuzda kullanabilir ve ilerlemenizin otomatik olarak senkronize edileceğinden emin olabilirsiniz.
SSS
Salem’s Lot okunmaya değer mi?
Evet, korku hikayelerini sevenler için son derece sürükleyici bir kitap.
Chapelwaite, Salem’s Lot ile bağlantılı mı?
Chapelwaite, Jerusalem’s Lot adlı esere dayanan bir televizyon dizisidir; bu eser de Salem’s Lot’un ön hikayesidir. Yani evet, Chapelwaite , Salem’s Lot ile bağlantılıdır.
Diziyi izlemeye başlamadan önce Salem's Lot okunmalı mı?
Diziyi anlayabilmek için kitabı okumanız şart değil, ama türü seviyorsanız elbette önce veya sonra keyifle okuyabilirsiniz.
Salem’s Lot’u okumak ne kadar sürer?
Bu, okuma hızınıza bağlıdır. Dakikada 250 kelime okuyorsanız, kitabı yaklaşık 11 saatte bitirebilirsiniz.
Salem’s Lot’un türü nedir?
Salem’s Lot korku türünde bir romandır.

